Yunan adaları bu yıl uygun fiyatlı tatil seçenekleriyle oldukça popüler. Geçtiğimiz yaz tatil yapmayı planlıyorsanız, girişte vize zorunluluğu sayesinde bu yıl Ege'yi geçmek her zamankinden daha kolay. Leros, Santorini gibi romantik bir ada, Mikonos gibi eğlencenin zirvesi, Patmos gibi mistik bir ada değil. Bazı adalar vardır ki, ayak basar basmaz tüm dünya geride kalmış gibi hissedersiniz. Huzurun, tarihin ve zamansızlığın büyülü bir karışımı… Leros tam da böyle bir ada. Sıradanlıktan uzaklaşıp, kendinizi yeniden keşfedip ruhunuzun derinliklerine yolculuk yapabileceğiniz mükemmel bir tatil arıyorsanız Leros sizi davet ediyor.
1 SAAT SEYAHAT
Sarı yazın tadını Ege kıyısında çıkarabileceğinizi düşünüyorsanız kapıda vize uygulamasıyla bu yolculuk artık daha kolay. Bodrum Turgutreis'ten sadece bir saatlik deniz yolculuğu ile kendinizi evinizde ve bambaşka bir dünyada bulabilirsiniz. Varış vizesi, sanıldığı gibi feribota binmeden önce alınan bir vize değildir; Feribot biletini satın aldığınız aracı kurum veya firmalar aracılığıyla başvuruda bulunarak seyahatten en az 7 gün önce belgelerinizi ofislere ibraz etmeniz gerekmektedir. Birçok Ege adası gibi Leros'u görmek için ideal zamanların temmuz ve ağustos ayları olduğu söylense de adaların asıl keyfi sarı yaz aylarıdır. Çünkü en azından aşırı sıcaktan ve kalabalıktan hoşlanmayanlar için sakin bir tatil için ideal zaman. Leros'a girdiğiniz anda görkemli tepeler dikkatinizi çeker, boyalı şapeller, iyi inşa edilmiş binalar ve zarif neoklasik yapılar, muhteşem Leros adasının ana fonunu oluşturur. Leros'un sunduğu en özel deneyimleri ve kaçırılmayacak mekanları sizler için listeledik. Leros'un ruhunu keşfetmeye hazır olun!
TAÇ GİBİ YÜKSELEN
Leros'un en yüksek tepesinde taç gibi duran Panteli Kalesi adanın tarihini ortaya koyan bir şaheserdir. Bizanslılar tarafından inşa edilen ve Venedikliler tarafından restore edilen bu Orta Çağ kalesi, etkileyici manzarasıyla ziyaretçilerini kucaklıyor.
GEÇMİŞE AÇILAN BİR PENCERE
Panteli Kalesi'ne giden yol boyunca uzanan yel değirmenleri Leros'un geçmişine açılan bir pencere. Bu tarihi yapılar bize adanın bir zamanlar tarımla iç içe olduğunu hatırlatıyor. Kuzeydeki modern yel değirmenleri aynı zamanda adanın geleceğe atılan adımlarını da simgelemektedir.
AGİOS İSİDOROS KİLİSESİ
Agios Isidoros Kilisesi huzur arayanların sığınağıdır. Bu küçük şapel, antik bir tapınağın bulunduğu yere inşa edilmiş ve gün batımında büyüleyici bir manzara sunuyor…
AGİA MARİNA ADASI'NIN KALBİ
Agia Marina Leros'un canlı kalbidir. Burada neoklasik binaların zarafeti, geleneksel kafelerin sıcaklığı ve balık meyhanelerinin lezzetleri buluşuyor. Sahil boyunca uzanan gezinti yolunda yürüyerek adanın tarihini keşfedebilir ve Arkeoloji Müzesi'nde geçmişin izini sürebilirsiniz.
DERİN BİR TARİHİ VAR
Leros'un bilinen tarihi M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Adanın verimli toprakları ve doğal limanları nedeniyle ilk yerleşimciler buraya çekildi. Daha sonra sırasıyla Persler, Romalılar, Bizanslılar, Venedikliler ve Osmanlılar adanın kontrolünü ele geçirdi. Adanın mimarisinde, geleneklerinde ve hatta mutfağında bu farklı uygarlıkların etkileri hala görülmektedir. Leros'un en çarpıcı dönemlerinden biri 20. yüzyılın başlarında İtalyan işgali altında yaşandı. İtalyanlar adada büyük altyapı projeleri gerçekleştirdiler ve en önemlisi Art Deco mimarisinin etkileyici bir örneği olan Lakki şehrini inşa ettiler. Bu dönem Leros'un modernleşmesine katkı sağlasa da, aynı zamanda adanın 2. Dünya Savaşı sırasında ağır bombardımana maruz kalması anlamına da geliyordu.
Savaştan sonra Leros Yunanistan'a bağlanarak yavaş yavaş turizme açıldı. Bugün Leros, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de büyüleyici bir adadır. Ancak kırk yıl boyunca ada oldukça olumsuz bir takma adla ilişkilendirildi: “Psikopat Kolonisi”. 1958'den 1995'e kadar Leros, Avrupa'nın en büyük psikiyatri hastanelerinden birine ev sahipliği yapıyordu. 1980'lerde bir grup gazeteci ve psikiyatrist, hastaların içinde yaşadığı insanlık dışı koşulları kınadı. İngiliz gazetesi The Observer, tesisi “Avrupa'nın utanç verici sırrı” olarak nitelendirdi ve akıl hastanesi kısa süre sonra kapatıldı.