Surlardan hanlara Diyarbakır… – Turizm Haberleri

Depremin izlerini çevreleyen ve yüzyıllar boyunca zarafetin ağırlığını getiren terörizm gölgesinden arınmış bir şehir: Diyarbakin. Duvarların arkasında, güneşin ayak izlerindeki bu antik şehir ve taşların anısı sadece geçmişe değil, aynı zamanda yerleşik geleceğe de tanık oluyor. Anadolu'nun güneyinde, Dicle Nehri kıyısında ve birbirleriyle karıştırılan zaman, geçmişiyle ve geleceğin önünde umutla uzlaşan bir şehirdir.

Güneş Matras'ın Tanrısı
Gezimin ilk aşaması Zerzevan'ın kalesi. Bu askeri garnizon, bir Roma dönemi, bugün rüzgarın sesini ve tarihin sesini birleştiriyor. Ama gerçek sır kendini yeraltına koyduğunda başlar. Kalenin altında bulunan makineli tüfek, gizli bir makineli tüfek kültüdür. Makineli tüfek tanrısına adanmış bu yer, sadece seçkinlere girmesine izin verilen kutsal bir yer olarak kullanılmıştır. Orada, taş duvarlara dokunduğunda, hikaye sadece bilgi değildir; his.

Ulu Caminin Gölgesinde Zaman
Camiler, burada İslami devletlerin bıraktığı eserler arasında özel bir öneme sahiptir. İslam dünyasında “Beşinci Harem-Iif” olarak tanımlanan Ulu Camii, Anadolu'daki en eski sineklerden biridir. Anadolu'daki en eski camilerden biri olan bina, avludaki taş saati büyüledi. Bu 800 yıllık zaman hala çalışıyor.

Çekiç seslerine diren
Suriçi'yi ziyaret ederken, yönümü çarşı Bakirinlar'a dönüştürüyoruz. Teneke kokusu, metalin sesi, dükkanlardan yükselen ustalık … buradaki zaman çekiçle işlenir. Bakır ustalarının ellerinin izleri sadece işlemek değil; Diyarbakin'in direncini tanımlar.

Bir avlu, bir hikaye: Süklu Han
Taş yolların sonuna gelen Süklu Khan, gölgelerde soğuduğumuz bir tarih sayfası gibidir. Avluda Caffè Menengiç bir zaman makinesidir. İç kale, şehrin hafızasını taşıyarak da önemlidir. Yanında Arkeoloji Müzesi, 9.000 yıllık bir geçmişin izlerini ortaya koyuyor.
Dicle Nehri'ndeki Grace'i uzatan on göz köprüsü, gün batımında başka bir güzellik kazanıyor. Taşlar ıslaktır, gölgeler büyür ve sadece köprünün altındaki su değildir; Tarih de kaydırıyor. Şehrin duvarlarına yaslanan keçi işareti, insanları geniş bir manzaralı susturdu. Dört ayaklı minare estetiği ile cennete uzanır.

Dördüncü Kalan lezzetler
Binlerce yıllık tarihi ile Mezopotamya'nın kalbinde yer alan Diyarbaki, sadece duvarlarıyla değil, aynı zamanda zengin mutfağıyla da büyülüyor. Kebap söz konusu olduğunda akla gelen hepatik kebap, sabahın erken saatlerinde közlerde servis edilir. Peluş kaburga, düğün tacı ve özel günler. Meftün, patlıcanın, et ve sarımsakın dansıdır. Tatlıda, ceviz ve pekmez fındıklı Kadayif, Diyarbakir'in temelleri arasındadır. Bir fincan Caffè Menengiç ile, bu antik şehrin zevklerini keşfetmek geçmişe lezzetli bir yolculuktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir