Bir çocukla gezi ederken nerede olursanız olun, her yer onun için ufak bir oyun alanına dönüşüyor. Deneyimlerimize bakılırsa, Maldivler’in uzun beyaz kumsalını gördüklerinde, kumdan bir kale yapmış olup gün boyu koşabilecekleri dev bir oyun alanına gelmiş şeklinde hissediyorlar. Hem de bembeyaz bir kum şeklinde görünen bu sahil, zaman içinde eriyen mercanlardan oluşuyor ve böylece tüm gün ayaklarını yakmadan yalınayak yürüyebiliyorlar. Haberinizi aldığımız ilk günden beri bebek Stella Marina adını verdiğimiz 2 yaşındaki oğlumuz Deniz; Bu beyaz kumları ilk gördüğünde, adaya ilk ayak bastığımızda elimi bırakıp kürekle kovasını almaya koştu, bir palmiye ağacının altına oturup kumla oynamaya başladı. Biz yol yorgunluğunu üzerimizden attığımız vakit o kendini oyun yaşamına kaptırmıştı bile.
Maldivleri ideal bir aile rotası olarak görmemin en büyük sebeplerinden biri çocuğunuzun adada yalınayak, özgür ve güvenli bir şekilde zaman geçirebilmesi. Yanınızdaki turkuaz sularda oynayın ve palmiye ağaçlarının gölgesinde rahatlayın. Yaşınız kaç olursa olsun tüm bu doğallığın insanlara verdiği huzuru siz de çocuğunuzda görebilirsiniz. Kent yaşamının stresinden, koşuşturmacasından sonrasında burada sizin kadar evladınız da sadeliğin tadını çıkarabilir. Özgürlüğün tanım edilemez hissinin çocuk, genç fark etmeksizin hepimiz için aynı bulunduğunu anladık.
“Tabiat ile uyum içinde büyümek, evlatların ruhlarına sonsuz sulh ve sevgiyi aşılar.” – Jane Goodall, tabiat bilimci ve antropolog.
Yoruma kapalı.